Türkçe | Français
Ülkede hiç bir konuda samimi olamadık biz. Dürüst bir tavır edinemedik. Yazda iken zemheriyi yaşayanların üşümesini hissedemedik. Gözlerini uzağa dikmiş bir umut muştuyu arayan acılı annelerimizin yüreğini dinleyemedik. Bir olduğumuzu söyleyip parçalayanlara edamızı gösteremedik. Her şey olabiliyorken, en amiyane tabirle, insan olmayı beceremedik biz. Ne yazık ki bu karamsar tablo nefes aldığım coğrafyadan.
Yıllar geçti, binalar kuruldu, fakat bu huyumuz bizde alışkanlık halini aldı. Ülkenin bir tarafında yargı eliyle siyasi kırım yaşatılırken, diğer taraf bunu duymak istemedi, gözlerini kapattı bu görüntüye. Yeni doğmuş bebeklerinden apar topar koparılan anneler kimsenin içini acıtmadı, katliama uğrarken bir de yargı eliyle kırıma uğramasın diye, soğuk sıcak demeden, yıllardır hakkını savunanların direnişini göremedik… Ve adalet uğramadı bile hiç. Bunlar oluyorken, yazık edilirken sessiz kalanların son günlerde adalet olmadığını söylemeleri riyakarlıktan başka bir şey olamaz. Kendilerine yapılanlar adaletsizlik iken, ülkenin diğer tarafında aba altından vurulan demir sopaların morartmalarını görmemeleri vicdanı olmadığı gibi, ahlaki de değildir.
Sadece bu olmusuzlukla sınırlı kalsa… Heyecanlı, müşfik oldukları için gazeteciler de ülkenin diğer tarafında kıyıma uğruyor. Haber kaynakları ile yaptıkları görüşmeler, yaptığı haberler muktedirler için suç unsuru oluştururken, ülkenin öbür tarafında yardakçılık maratonuna son hız koşanlar, hangi haberi özünden daha iyi çıkarırım yaklaşımındalar ve bunlar görmezden geliniyor. Özleri itibariyle mayasız görülebilen kişiliklerden bu bekleneceği gibi, sözüm ona bağımsız yaftasını gazeteciliğin önüne katmış kişiler de dillerini kilit vurmuşlar. Söz konusu Kürt gazeteciler oldu mu, bir söylemi bile çok gören zihniyetler, meslektaşlarımızın zulüm koridorlarında çürümesini reva görür oldular.
Sendikal ve dengi oluşumlar suskunluklarıyla bu zulme orta olduklarını bildikleri halde, ağızlarını bıçak açmaması, görüntümüzün sübut halini aldığını gösterir oldu. Artık sahici bir kişiliği görmek, iğneyi mumla aramakla eşdeğer… Rüsva edilen hakikat müessesesinin bu raddeye ulaşmasında ilk katkının, kendilerini ne yazık ki kutsaliyeti şüphe buyurmaz gazeteciliğin çatısı altında yaşatanlara ait olduğu bilinir bir durum oldu artık. Sadece ülkemde değil bu durum, demokrasinin beşiği (!) olduğu söylenen Avrupa’daki meslektaşlarımız da, dayanışma, ses duyurma konularında çok güdük kaldılar.
Genel bir hastalık durumu yaratan bi yaklaşımlar yok edilmeden, hedef tahtasının merkezinde bulunan gazeteciler, ilk zulme uğrayacakların başında olmaya devam edeceklerdir. Adalet hepimiz için doğmalı!
Ziya Ataman
16 Aralık 2022
2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi
11 Nisan 2016 tarihinden bu yana cezaevinde olan Dicle Haber (DİHA) muhabiri Ziya ve arkadaşlarını mektup ve kartlarınızla destekleyin…
Ziya Ataman
2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi
A2 / 2K — 10
Yakutiye ERZURUM
Kedistan’ı destekleyin, bağışlarınızla yaşatın
Kedistan’ı ve arşivlerini elimizden geldiğince yaşatmaya çalışıyoruz. Kedistan bağımsızlığını koruma kaygısı ile fon ya da reklam almıyor, habere ulaşma hakkının karşılıksız olması gerektiği prensibi dahilinde abonelik zorunluluğu getirmiyor ve tüm katılımcıları da gönüllü. Bugüne dek en aza indirgediğimiz masrafları, dayanışmak isteyen okuyucularımızın bağışlarıyla karşılayabildik. Sizler de destek olabilirsiniz.
Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirsiniz. Teşekkürler.
Kaynak: Kedistan.net